Muharrem Hicri
yılının ilk ayının adıdır. Bu ayın 10. gününe
Aşure denir. Muharrem Orucu, İslamiyetten ve Kerbela
katliamından çok önce tutulan bir oruçtur. Hz.
Muhammed’in ve Hz. Ali’nin de Muharrem Orucunu
tuttuklarını tarihi kaynaklar gösteriyor. Muharrem
ilk bakışta bir şükran (yani teşekkür, sevinç,
saygı ve bağlılık) orucu olarak tutulmuştur. Bunun
nedenleri çeşitli kaynaklarda şu şekilde açıklanıyor.
1. Hakkın
Adem atanın tövbesini 10 Muharrem’de kabul etmesi.
2.
Nuh’un gemisinin aynı gün tufandan kurtulmuş olması.
3. Musa
peygamberin kavminin aynı gün firavun’un zulmünden
kurtulmuş olması.
4. İbrahim
peygamberin aynı gün Nemrud’un ateşinden kurtulmuş
olması.
5. Yusuf
peygamberin aynı gün balığın karnından çıkmış
olması.
6. Yakub
peygamberin aynı gün oğlu Yusuf’a kavuşmuş olması.
7. İdris
peygamberin aynı gün göğe çıkmış olması.
8. Eyüb
peygamberin dertlerine aynı gün şifa bulmuş olması.
9. Süleyman
peygamberin tövbesinin aynı gün kabul edilmiş olması.
10. İsa
peygamberin aynı gün göğe çıkmış olması.
Görüldüğü
gibi Muharrem Orucu’nun ve aşurenin tarihsel
nedenlerinin hepsi, muradlara, dileklere ulaşmaktan, kötülüklerden,
zorluklardan kurtulmadan ibarettir.
Aşure günü
ile ilgili anlatımlarda da aynı şeyleri görüyoruz.
Aşure bir kurtuluş ve şükran çorbası olarak pişirilmiş
ve dağıtılmıştır. Yazılanlara ve anlatılanlara göre
Nuh’un gemisi önce tufana yakalanıyor, ardından
epeyce bir zaman geçtikten sonra tufandan kurtuluyor.
Gemidekiler kurtuluştan sonra, gemideki son yiyecekleri
bir araya getirip dardan kurtulmalarına şükren etmek
için çorba yapıyorlar. Bu çorbayı 10 Muharrem’de
pişirip dağıtıyorlar. O günden bugüne bu gelenek
devam ediyor.
Aleviler açısından
Muharrem Orucu’nun iki yönü vardır.
Birincisi; yukarıda
vurgu yaptığımız Muharrem’in tarihsel yönünden
ve Zeynel Abidin’in Kerbela’dan sağ kurtulmasından
dolayı yaşanan sevinçtir.
İkincisi
ve belirleyici olanı; Kerbela’da çekilen acılardan,
yaşanan katliamdan dolayı duyulan acı ve hüzündür.
İşte bunun için; Aleviler Muharrem Orucu boyunca Yas-ı
Matem’de çekerler. Hiç bir canlıya dokunmazlar. Et
yemezler, keyften, sefadan, eğlenceden vb. şeylerden
uzak dururlar. |