Aleviliğin
tarihi İslam'ın ilk dönemlerine dek uzanır. Haz.
Muhammet, sağlığında kendisinden sonra İslam dünyasına
önderlik edecek kişi olarak Hz. Ali'yi görüyordu.
Hz. Ali, Hz. Muhammet'sen sonraki ilk müslamandı. Hz.
Ali, peygamberlerin amcasının oğlu e birlikte büyüdüğü,
kardeşi gibi sevdiği bir kişiydi.
Hz. Muhammet vefatından önce bazı hadislerinde ve çeşitli
yerlerde yaptığı toplantılardaki konuşmalarında
kendisinden sonra ümmetine yol gösterecek kişinin,
rehberin, Ali olması gerektiğinin üstünde durarak
vurguluyordu.
Hz. Ali, Hz. Muhammet'in canı gibi sevdiği ve değer
verdiği sağ kolu idi. Bu sevginin ve saygının en güzel
örneğinde Hz. Muhammet'in çok sevdiği değerli varlığı
sevgili kızı Fatma ile Ali'yi evlendirmesiydi. Hz.
Muhammet'in erkek çocuğu olmamıştı. O'nun soyu
sevgili kızı Fatma ile Ali ile olan evlilikten olacak
çocuklar ile devam edecekti. Ali'yi kendisinden sonra Müslümanlara
önderlik edecek en uygun kişi olarak görüyordu. Hz.
Muhammet bir hadisinde; "Ulular Ulusu Allah,
Peygamberleri ayrı ayrı ağaçlardan (soylardan)
yarattı. Benimle Ali'yi aynı ağaçtan yarattı. Ağacın
kökü benim, Ali dalları budaklarıdır. Fatma o ağacın
verimidir. Hasan ve Hüseyin meyveleri, Şiamızda
yapraklarıdır. Kim bu ağacın dallarından birine yapışırsa
kurtulur. Yapışmayan helak olur." (1) der.
Hz. Muhammet cemaatle sohbet ederken kendisinin de insan
olduğunu bir gün bu diyardan göç gideceğini ifade
ettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürür.
"Size iki paha biçilmez şey bırakıyorum. İlki
Allah'ın kitabı, diğeri Ehlibeytim. Size Ehlibeytime
uymanızı öğütlerim" dedikten sonra sözlerini
birçok hadis kitabında yeralan şu sözlerle sürdürür.
Ehlilbeyt'i yani kendi aile çevresini kastederek,
"Onların önüne geçmeyin, yani onların hükümlerinden
başka bir hüküm vermeye kalkmayın, yoksa helak
olursunuz… (2) der.
Hz. Muhammet bir başka hadisinde de, "Ben ilmin şehriyim,
Ali Kapısıdır, şehri dileyen kapıya gelsin, Ben
hikmetin şehriyim, Ali kapısıdır, hikmeti dileyen
kapıya gelsin" (3) der.
Gene Ali ile ilgili başka bir hadislerinde de Hz.
Muhammet şöyle diyor: "Ali bendendir ben ondanım,
ben kimin mevlası veliyf-I emri isem, Ali'de onun
mevlasıdır. Ali insanların hayırlısıdır. Kim bunu
kabul etmezse, gerçektende kafir olmuştur…" Hz.
Muhammet Kuran-I Kerim ve Hz. Ali ilişkisini ise bir
hadisinde şöyle anlatıyor. "Ali, Kuran iledir ve
Kuran Ali ile; ikisi havuz kenarında benimle buluşuncaya
kadar ayrılmazlar." (4) Ali'nin kişiliği ile
ilgili bir hadisinde ise; "Ümmetimin enileri ve
gerçek hüküm vereni Ali'dir. Allah'ım O nereye dönerse,
nereye varırsa O'nunla beraber ol…"
Hz. Muhammet kendisinden sonra yerine Hz. Ali'nin görevlendirildiğini
bir başka hadisinde şöyle açıklıyor; "Ali
benim bilgimin kapısıdır; tebliğe memur olarak gönderdiğim
şeyleri benden sonra ümmetime bildiren, açıklayan kişidir;
O'nu dinleyin.." ve "O"na başkaldırmak
nifak…" (5) der.
Hz. Muhammet, Ebu Talib'in evindeki bir toplantıda,
ellerini Ali'nin omuzlarına koyarak şöyle der; "İçinizde
bu benim kardeşimdir, vasiyimdir, halifemdir, artık
O'nu dinleyin ve O'na itaat edin." Hz. Muhammet'in
Hz. Ali'yi kendisinden sonra halifesi olarak düşündüğünü
birçok kaynakta görüyoruz. Hatta gelecekte olacakları
önceden görmüşçesine ileride bu konuda bir
huzursuzluk çıkması durumunda Hz. Ali tarafının
tutulması gerektiğini bir hadisinde şöyle belirtir:
"Benden sonra fitne (huzursuzluk) olacaktır. Bu
oldu mu, Ebu Talib oğlu Ali tarafını tutun. Çünkü
O bana ilk iman edendi. Kıyamette de benimle ilk
dostluk edecek odur. O Sıddıyk-I Ekber'dir O bu ümmetin
Faruk'udur. O müminlerin ulusudur, reisidir." (6)
Hz. Muhammet Veda Haccı'nda kendisinden sonra yerine
Ali'yi vekil tayin ettiğini şöyle açıklamıştır:
"Ben kimin mevlası isem, Ali'de O'nun mevlasıdır.
O'na dost alana dost, düşman olana düşman ol, O'na
yardım edene yardım et, O'nu horlayanı horla, nerede
olursa olsun gerçeği O'nunla beraber kıl.." (7)
Hz. Muhammet'in bu açıklamasından sonra; Ebu Bekir,
Ömer ve sahabeden önde gelenler Ali'nin veliliğini
kutlarlar hatta Ömer; "kutlu olsun sana ne mutlu
ey Ebu Talip oğlu Ali, bugün benim ve her erkek ve kadın
müminin mevlası oldun" diye konuşma yapar.
Bu gelişmelerden sonra Hz. Muhammet bu doğrultudaki
konuşmasının sonunda "kalk ya Ali" diye
Ali'yi ayağa kaldırır ve cemaate şöyle der.
"Benden sonra imam olarak halka doğru yolu göstermek
üzere seni seçtim.Senden razı oldum, Ben kimin mevlası
isem Ali'de onun mevlasıdır, özünüz doğru olarak
O'na uyun…" arkasından; "Allah'ım O'nu
seveni sev O'na düşman olana düşman ol" diye
ilave eder.
Hz. Muhammet vefasından sonra kendi yerine Hz. Ali'yi düşünmesine
ve bunu çeşitli vesilelerle açıklamasına karşın
kendisinin dünya değiştirmesinden sonra olaylar düşündüğü
gibi gelişmemiştir.
Hz. Muhammet hasta yatarken durumunun ağır olduğunu
fark edince çevresindekilere; "Bana yazmak için
bir şeyler getirin. Size bir şey yazdırayım ki,
benden sonra asla yol yitirmeyesiniz" (8) der.
Peygamberin bu isteğinin yerine getirilip getirilmemesi
konusunda tartışma çıkar. Orada bulunan Ömer ve çevresi
Peygamberin kendinde olmadığını, yazacaklarının geçersiz
olacağını ve hatta peygamberin "sara nöbeti"
geçirdiğini söyleyerek vasiyetin yazılmasına engel
olurlar.
Böyle olunca Hz. Muhammet vasiyetini yazamadan dünyasını
değiştirir. Hz. Muhammet'in vefatı karşısında; başta
Hz. Ali ve Fatma olmak üzere yakın çevresi şok olur.
Peygamberin ölümü karşısında sevenleri şaşkına
dönerler.
Bu şaşkınlık atlatılmadan büyük bir üzüntü
hali yaşanırken; Hz. Ali, Hz. Fatma, Selman-ı Faris
ve aile yakınları acı içinde Hz. Muhammet'in cenaze
işleri ile uğraşırken, Ömer etkisi altına aldığı
bazı kimselerle Ebubekir'i halife ilan ederler. Arkasından
da önüne geleni kılıç korkusu ile Ebubekir'e biat'a
zorlar.
|