Kırklar
Cemi, Alevi Bektaşi ibadetinin esası olarak kabul edilen
Cem ve Semah döneminin mitolojik kaynağı varsayılmaktadır.
Bu efsanevi anlatım; katı, kuralcı, şekilci ibadet biçimi
olan İslam'ın Sünni (Hanefi, Şafii v.s.) yorumuna karşı
alternatif bir ibadet biçimidir. Anlatımda geçen birçok
öğe ve verilen mesaj Alevi dünya görüşünün kaynağı
sayılır.
"BİRİMİZ KIRK KIRKIMIZ
BİRDİR BİZİM.."
Kaynaklara göre, "Hz. Muhammet, atı Burak ile bir
gece Mirac'a çıkar. Cenab-I Hak ile 90 bin kelam konuşur.
Bunun 30 bini sırrı hakikat olup Hz. Ali'de kalır. Miraç'ta
Hz. Muhammet'e; süt, bal ve elma verildiği rivayet
edilir. Bal aşka, süt sevgiye elma ise dostluğa işaret
eder. Muhammet, Mirac'a çıkarken yoluna bir kükremiş
aslan çıkar. Aslan yolunu keser. Gaipten bir ses (nida)
gelir. "Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına
atması" istenir. Muhammet böyle yapar aslan sakinleşir,
yoluna devam eder. Muhammet, Cenab-I Hak ile görüştükten
sonra şehre döner. Yolda bir dergâha rastlar. Merak
edip gidip kapısını çalar.
İçerdeki ses; "Kimsiniz?" der. Muhammet ise;
"Ben peygamberim içeriye girmek istiyorum" der.
Kapı açılmadan içerden gelen ses; "Peygamberliğini
git ümmetine yap. Bizim aramıza peygamber sığmaz"
der. Hz. Muhammet kapıdan ayrılıp yürümeye başlayınca
gaipten gelen ses ayrılmamasını kapıyı yeniden çalmasını
ama yanıtı farklı vermesini söyler. Muhammet yine kapıyı
çalar: İçerden yine; "Kimsiniz" diye sorulur.
Bu kez Hz. Muhammet; "Bende sizden biriyim. Bir insanım.
Sizi görmek istedim" der. Bu yanıttan sonra kapı açılır.
Muhammet içeri alınır. İçerden "Hoşgeldin sefa
getirdin, uğur getirdin" diyerek karşılarlar.
Hz. Muhammet içerde oluşmuş bir meclis görür. Hatta
sayımını da içinden yapar. Tam 39 kişi vardır. Üstelik
bu meclis kadın ve erkeklerden oluşmuştur. Bunların
22'si erkek 17'si kadındır. Muhammet' yer gösterilir.
O'da gösterilen yere oturur. Hz. Ali'de meclistedir.
Muhammet tesadüfen Ali'nin yanına oturur. Hz. Muhammet
sorar.
"Size kimler denir?" der.
"Bize Kırklar denir" diye yanıt alır.
"Ama burada 39 kişi saydım" der.
"Selman-ı Pak Can Parstadır"denir.
"Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz
kim" diye sorar Hz. Muhammet. Gelen yanıt şöyle
olur: "Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur.
Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur.
Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir" denir.
Bunun üstüne Muhammet meclisten bunu kendilerine kanıtlamalarını
söyler.
O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sıyırır. İçlerinden
biri "destur" diyerek bıçağın ucu ile kolunu
hafif kanatır. Kolundan bir damla kan akar. Onu, her can'ın
kolundan birer damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir
damla kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman-ı
Pak'ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar, hepsinin
kanaması durur.
Selman-ı Pak, Parstan dönüşte bir üzüm tanesi
getirir. O'nu Hz. Muhammet'e verir ve bölüştürmesini
ister. Muhammet erilen kapta üzüm tanesini ezer, çıkan
dem meclisteki kadın-erkek canlara dağıtılır. Kırklar
üzüm suyunu içerler. Hep birlikte mest olurlar.
"Ya Allah" deyip semah dönerler. Hz.
Muhammet'te onlara katılır.
Büyük bir coşku ile vecd halinde semah dönülürken
Hz. Muhammet'in başından sarığı (imamesi) düşer. Kırk
parçaya bölünür. Kırklar parçaları bellerine bağlarlar,
kemerbest olurlar. Hz. Muhammet, Kırklar Meclisi'ne
pirlerini sorar. "Pirimiz Ali'dir" derler.
Böylece, Hz. Muhammet, Ali'nin de orada olduğunu öğrenmiş
olur. Ali, Hz. Muhammet'in yanına gelir. Hz. Muhammet
Ali'nin parmağında, Mirac'a giderken "aslana"
verdiği yüzüğü (hatemi) görür. Ali'ye sarılır,
O'nu bağrına basar."
Alevi inancında; kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar
Cemi'nin tayin edici önemi vardır. Anadolu Aleviliği'nin
inanç temellerinin, yaşam biçiminin, dünya görüşünün,
felsefesinin kökleri bu söylencede aranmalıdır.
Kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar Meclisi,
mitolojik anlamda da olsa Alevilerin dinsel ve sosyal örgütlenmelerinin
tarihsel kaynağı kabul edilebilir. Bu anlamda da bu söylencede
geçen sembolik özellikler Alevilik açısından ayırtedici
öneme sahiptir.
Kırklar Meclisi'nin kadın ve erkekten oluşumu kadın ve
erkek eşitliğinin önemini vurguluyor.
Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammet arasındaki diyalogdaki
vurgulardan; "birimiz kırk, kırkımız bir"
olgusu eşitliği, insan olmayı, türab olmayı
vurguluyor. Gerçeğin gökte değil, yerde olduğu
meclisin sembolik önemi ile vurgulanıyor. Herkesin eşit
ve ulu olması; vahdette kesret, kesrette vahdet (varlıkta
birlik, birlikte varlık) ilişkisini ifade ediyor.
Kaynakta; Alevi inancında Tanrı'nın, Peygamber'in ve
insanın yeri belirtilmektedir. Aslan ve yüzük sembolü
ise; insanın Tanrı'nın bir ifadesi; O'nun bir yansıması,
parçası olduğu, Adem'in Hakk'ın halifesi olduğu anlayışını
vurgulaması açısından önemlidir. Bu örnekte
Alevi-Bektaşi ibadeti olan Cem'in ve Semah'ın da kökleri
belirtilmiş oluyor. Bu söylence; Anadolu'da yaklaşık
bin yıldır her tür olumsuzlanmaya karşılık
Alevilerin Cem ve cemaatlerinde, sosyal hayatlarında kadını
bir bütünün ayrılmaz parçası gören, lokmasını
yoksullarla kırka bölerek paylaşmasını bilen, insana
en yüksek değeri veren Aleviliğin sağlam mayasını da
ele veriyor.
|